Me Before You || Film Yorumu
- starkistan
- 7 Tem 2016
- 2 dakikada okunur

Me Before You, yani Türkçe adıyla Senden Önce Ben... Geçen sene bu dönemlerde filminin çıkacağını ve başrollerini Sam Claflin ile Emilia Clarke'ın paylaşacağını duyunca kitabını alıp okumuştum. Normalde çok satanlar listesinde bulunan kitapları okumaktan pek haz eden biri değilimdir. Bana kalırsa bu kitapların ardındakiler genelde aynı şablonu takip edip para kazanma güdüsüyle piyasaya süren yazarlar değil "yazanlar" sürüsüdür. Fakat Senden Önce Ben, bu fikrimi biraz da olsa kıran bir kitap olmuştu. (Kitap hakkında detaylı yorum goodreads hesabımda mevcut)
Filme gelince... Neredeyse bir yıl bekledim filmini, fragmanını defalarca izledim hatta; ama vakitsizlikten sinemaya gidecek fırsatı yakalayamadım. Neyse ki teknoloji çağında, dün vizyona giren film ertesi gün malum ortamlarda olabiliyor. Tabii, yanlış anlaşılmasın, korsancılığı savunmuyorum ama bundan yararlanmadığımı söyleyecek biri de değilim. Me Before You'u da sağolsun, Çinliler sızdırmış. Ben de bu vesileyle izledim.
Kitap 480 sayfa olunca bunun tamamını beyaz perdeye aktarmak kolay olmuyor ki zaten birçok sahne bu yüzden atılmıştı. Çekimlerden sızdırılan fotoğraflardan yola çıkarak söyleyecek olursam, bazı sahneler de montaj sırasında atılmış. DVD'si çıktığında umarım bu atılan kısımları director's cut olarak yayınlanır.
Her ne kadar kitabı okuyanlar için kesilen sahneler çokmuş gibi görünse de aslında elde kalan sahneler ile Lou ile Will arasındaki ilişki güzel anlatılmıştı. Bu ilişkiyi güzelce izleyiciye yansıtan en önemli unsur ise bana kalırsa, oyuncular arasındaki uyumdu.
Sam Claflin hayalimdeki Will ile aynıydı, o yüzden filmi izlerken, karakterle bir bağ kurabildim. Kitaba nazaran Will'i tanıma fırsatını, onun aklından geçenleri, yaşadığı acıyı film sayesinde daha iyi anladım.
Emilia Clarke, benim çok sevdiğim bir oyuncu ve filmde Lou'yu oynayacağını duyduğumda oldukça sevinmiştim; fakat nedense filmi izlerken kitaptaki Lou ile özdeşleştiremedim. Yine de gayet güzel bir performans sergilemiş. Ama eklemeden geçemeyeceğim: KAŞLARINI BU KADAR SIK OYNATMASA OLMAZ MIYDI? İzlerken gerçekten mimiklerini abartı buldum, şirin gözükmek için bu kadar kasmasına gerek yoktu. Zira kendileri yeterince şirin bir kişilik.
Harry Potter'dan sonra Matthew Lewis'i görmek beni mutlu etti açıkçası. Neville'in ardından oldukça gıcık Patrick'i canlandırıp ne kadar yetenekli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Game of Thrones'ta bir araya gelemeyen, gelse birbirlerini bir kaşık suda boğacak olan Tywin Lannister ile Mother of Dragons'ı bu filmde yan yana görmek güldürdü *ehehhehe*
Yine GoT'tan gidecek olursak, Richard Madden nam-ı diğer Robb Stark'ın sevgilisi Jenna Coleman'ı filmde görmeyi beklemiyordum. Kendisini sadece Doctor Who'un birkaç bölümünde izlemiş olduğumdan onun oyunculuğu hakkında bir şeyler diyemeyeceğim. Zaten kitabın aksine filmde geri planda kalmış bir karakteri canlandırıyordu.
Çoğunluk kitabı okurken son yüz sayfada deli gibi ağladığını belirtmişti ve ben okurken bunların hiçbirini yaşamamıştım. Filmde de, bütün ruhsuzluğum ile, ağlamadım. Ta ki, malum sahneye kadar... Basit ama vurucu bir sahneydi bana kalırsa.
Belirtmeden olmaz: Filmin müziklerini çok beğendim. Bence, sahnelere tam oturmuş müzikler, seçenlerin eline, kulağına sağlık.
Kısacası, filmi beğendim. Kitapla kıyaslayınca tabii ki eksikleri vardı ama oyuncuların arasındaki uyum bu eksikleri kapatmaya yetiyordu.
On üzerinden 7.
Comments